Bu satırlar yazılırken Cumhuriyet gazetesi mensuplarının Silivri’deki duruşması henüz bitmemişti. Gazeteciler dışarda merakla bekleşirken içerde 316 gündür tutuklu bulunan Akın Atalay, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu ile 256 gündür tutuklu Ahmet Şık’ın tahliye talepleri görüşülüyordu.
Bu arada Sözcü gazetesinin mensupları Gökmen
Ulu ve Mediha Olgun da hapiste olup hâlâ hakim
karşısına çıkarılmadılar. Gazetenin sahibi Burak
Akbay ise yakalama kararıyla aranıyor.
***
Cumhuriyet ve Sözcü mensupları hakkındaki iddiaların ne kanıtı, ne dayanağı var. Genel kanı bu arkadaşlarımızın hem bu iki gazeteye hem basına gözdağı amacıyla tutuklandıkları yolundadır. Çünkü Sözcü ve Cumhuriyet etkin muhalefet yapan iki gazetedir...
***
Her iki gazetenin övgüye değer bir davranışı üzerinde de durmak gerekiyor.
Bu gazeteler; mensupları gözdağı amacıyla tutuklandığı halde kesinlikle geri adım atmadılar.. Politikalarını değiştirmediler... Taviz vermediler... Habercisi, editörü, yazarıyla dik durdular, iktidarın hoşuna gidecek manevralara girişmediler, yayın politikasını eski çizgisinde sürdürdüler. Bu soylu tavır da kocaman bir alkışı hak ediyor...
Uslu çocuklar!
Ülkede 100.000 civarında kamu görevlisi 15 Temmuz sonrası ihraç edildi.
Onlardan biri Facebook’ta şu notu yayınlıyor:
“Memleketin en büyük kenti İstanbul ve binlerce ihraç edilmiş arkadaş bu kentte yaşıyor.
KESK İstanbul’da haftanın üç günü KHK’ları protesto etmek için oturma eylemi düzenliyor.
Pazartesi, çarşamba ve cumartesi günleri Kadıköy Boğa’da ve Bakırköy Meydanda insanlar oturma eylemiyle direniyor. Ayrıca Kartal’da da Cuma günü eylem oluyor... Fakat tüm bu eylemlere katılan kişi sayısı 50-60’ı geçmiyor.
KESK dışında bu tür bir eylem yapan grubun olduğunu da duymadım...”
İnsanlar kendileriyle ilgili sorunlarda neden bu kadar duyarsızdır? Polis korkusu mu, tembellik mi, eylemin yararına inanmamak mı? Mutlaka sebebi olmalı...