Laikliği koruyacağına yemin ederek milletvekili olan ve üstelik
başkan seçilen İsmail Kahraman’ın yeni anayasada laiklik olmamalı
yolundaki demeci bomba etkisi yaptı.
Laiklik ilkokullarda çocuklara din ile devlet işlerinin ayrılması
diye öğretilir.
En basit tanımı budur ama laiklik aslında tüm hayatımızı düzenleyen
ve yön veren kılavuzdur.
Ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel yaşamın rasyonel(akılcı)
ölçülere dayandırılmasıdır,
Laiklik dendiği zaman yalnızca siyasetle dinin ayrılması değil
ailenin, ekonomik hayatın, hukukun, hatta görgü kuralları, kıyafet
vesairenin din kurallarından ayrılarak zamanın ve hayatın
gereklerine göre düzenlenmesi anlaşılır.
Laiklik karşıtı rejimde bütün dünya meselelerinin son ve kesin
ölçüsü din kuralları olur.
Buna teokratik rejim denir.
Laiklik demokrasinin temelidir. Laiklik olmadan demokrasi olmaz,
özgür düşünce olmaz, uygarlık olmaz, çağdaşlık olmaz, inanç
özgürlüğü olmaz, kadın erkek eşitliği olmaz.
Cumhuriyet Türkiyesi laik niteliğiyle uygar ülkelere yaklaşabildi,
Ortadoğu bataklığında debelenen ülkelerin önüne geçti, İslam
dünyasına örnek oldu.
Meclisimizin duvarında:”Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”
yazar.
Laik olmayan ülkelerde ise “Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır”
ilkesi geçerlidir ve o ülkelerde egemenliği Allah adına birileri
kullanır. Bunlar din istismarcılarıdır.
Laiklik nedir sorusuna Atatürk şu yanıtı vermiş:
“Laiklik adam olmaktır”