Cumhurbaşkanı Erdoğan dün Türkiye’nin Yeni Güvenlik Konsepti
Konferansı’nda konuşurken sözü Lozan Antlaşması’na getirdi, dedi
ki:
“..Biz 22 milyon kilometrekarelik toprağı görmüş bir devletin
vârisleriyiz. Maalesef bir yerler tırmıklandı 780 bin
kilometrekareye kaldık. Burnumuzun dibindeki yerler bile alındı.
Anlaşmalarla başarılı çıktık diyenler oldu. Nasıl ya, elindekini
veriyorsun, nasıl başarılı çıkıyorsun?
“Lozan, tartışılmaz bir metin değildir, kutsal bir metin asla
değildir. Elbette tartışacağız. Daha iyisine sahip olmak için
çalışacağız. Bizi hâlâ Lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. Kimse
kusura bakmasın. Bizim sözümüz var. 2023 hedeflerine ulaşmak için
tüm şartları zorlayacağız...”
? ? ?
Cumhurbaşkanı kamuoyunun hoşuna gidecek sözler sarf ediyor
ama..
Osmanlı İmparatorluğu’nun 22 milyon kilometrekarelik toprağını adım
adım kaybeden yine Osmanlı imparatorlarıdır.
Son padişah Vahdettin zamanında imzalanan Sevr Antlaşması’yla
Osmanlı toprağı 480 bin kilometrekareye düştü.
Cumhuriyeti kuranların, yani Atatürk ve arkadaşlarının
öncülüğündeki Kurtuluş Savaşı’yla Anadolu geri alındı ve Lozan’da
bugünkü sınırlarımıza kavuştuk. Hatay’ın da anavatana dahil
olmasıyla sınırlarımız 780 bin kilometrekareye ulaştı.
Lozan’ı başaramasaydık bugün Osmanlı’nın imzaladığı Sevr’e yani 480
bin kilometrekareye sıkışmıştık.
Ahlak kazandı!
“Ülkemizin kanayan bir yarasını görmezden gelmek bize yakışmaz.
Bize yakışan böyle bir sorun varsa çözmektir. Bunun üzerine atlayıp
bundan ucuz siyaset yapmak eski Türkiye alışkanlığı. O alışkanlık
artık para etmiyor. Cinsel istismar değil, bunların yaptığı tamamen
siyasi istismar.”
? ? ?
“Tecavüzcü ile evlenerek cezadan kurtulma imkânı getirilmemektedir.
Aksini iddia edenler konuyu bilerek ve isteyerek çarpıtmaktadır.
Düzenlemenin amacı dışarıda kadının, içeride kocanın, bu evlilikten
doğmuş çocukların ve ailelerin mağduriyetini gidermeye
yöneliktir.”
? ? ?
“Bu bir kanayan yaradır. Bunu çözmemiz gerekiyor. Önergemizi
kesinlikle geri çekmeyeceğiz.”
? ? ?
Yukarıdaki alıntılardan ilki Başbakan Binali Yıldırım’a, ikincisi
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a, üçüncüsü de teklifin imzacılarından
AKP milletvekili Ramazan Can’a ait.
Onlar, aylar, haftalar, günler önce değil... Saatler önce bunları
dediler, kendilerini bu sözlerle bağladılar. Ama “üst akıl”
toplumdaki infiali görüp “tak” diye “Teklifi geri çekin” talimatını
verince... Emir kulları ne yapsın, “şak” diye talimatın gereğini
yerine getirdiler. Umarız o tecavüzcü teklifi bir daha
getirmezler.