Kadıköy’ün Bahariye - Moda taraflarında hemen her apartmanın altına kafe açıldı. Buralarda kitapçı, eczane, ayakkabıcı, kırtasiyeci ne varsa kirayı ödeyemedi, dükkândan atıldı. Yerini kafeler aldı. Biraz sermayesi olanlar kulübe kadar dükkânların içine dışına beş on iskemle sığdırıp kafe yaptılar. Bu kadar kafe müşteriyi nereden bulacak, diye düşünüyorduk. Bilememişiz. Bu kafeler sabah akşam müşteri buluyor. Hafta sonları boş masa kalmıyor. “Satacak balın olsun, sineği Bağdat’tan gelir” diye bir söz vardır. O misal. Kafe açanın müşterisi ta kentin öbür ucundan geliyor. Tutucu semtlerin gençleri de geliyor, burada özgürlük havası soluyor.İnsan sosyal bir varlıktır. Kişiliğini topluluk içinde bulur. Cumhuriyet döneminde açılan halkevleri, halk eğitimini sağlamak yanında gençleri bir araya toplamak ve yakınlaştırmak açısından çok önemli birer mekân olmuştu. Buralarda gençler sadece sohbet etmez, müzik, folklor, sanat, edebiyat çalışması yapar, kendilerini geliştirirlerdi. Ortak çalışma ortak üretim, dayanışma, yardımlaşma anlayışını geliştirirdi. Halkevi yayınları, halkevi tiyatroları halkın aydınlanmasında önemli roller üstlenmişti.Günümüzün kafeleri ise gençlere sadece sohbet...