Cumhurbaşkanı Erdoğan Kilis’te katıldığı iftarda “Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık hakkı vereceğiz” deyince ortalık birbirine girdi. Sosyal medya “Erdoğan oylarını almak için üç milyon sığınmacıyı vatandaş yapacak” diye çalkalandı. Erdoğan ve bakanları daha sonra: “Kaliteli olanları alacağız” diye ifadelerini netleştirdiler. Tabii o zaman da şu soru gündeme geldi:
- Türkiye’nin kaliteli insanlarına iş bulunuyor da sıra Suriyelilere mi geldi?
Aslında tartışılması gereken bunlar değil...
Vatandaş yapın yapmayın, 3 milyon Suriyeli şu sırada Türkiye topraklarında yarı aç yarı tok yaşıyor. Sağlık ve barınma sorunları giderek büyüyor.
Suriyeli 400 bin çocuk ve genç okul imkânından yoksun durumda.
Bu çocuklar yarın çete oluşturup ortalığı haraca kesecek. Çünkü başka çareleri yok.
Hükümet Suriyelilerin topluma uyumu için ne yapıyor? Somut bir şey görmüyoruz...
CHP’li Özgür Özel haklı eleştirilerde bulundu. Dedi ki:
“Bugün sokakta sürünen, otoyollarda kırmızı ışıklarda dilenen, denizlerde boğulan Suriyeliler için hiçbir şey yapmayan hükümet, bir sihirli değnek gibi kimlik kartı vererek sorunu çözeceğini mi sanıyor?
Suriyelilere vatandaşlıktan önce insanca yaşama koşulları sağlamak gerekiyor.
Tabii öncelikle Suriye’nin bu sığınmacıları geri alacak barış ve istikrar düzenine kavuşması için de çalışmak gerek.
Martı konacak!
İstanbul’un dört bir yanına kuş kondurdukları gibi Kabataş’a da bir martı konduruyorlar. Martı projesi için ilk kazma 28 Temmuz’da vuruluyor. Kabataş’taki vapur ve motor iskeleleri o tarihte kapatılıyor. ‘Kabataş Martı Projesi’, Adalar, Kadıköy, Bursa’dan gelen deniz ulaşımı ile Bağcılar - Kabataş tramvay hattını, Taksim’e çıkan finüküler sistemini ve otobüs duraklarını birleştirmeyi hedefliyor. Dolmabahçe Fındıklı arası araç trafiği yer altına alınacak... 10 dönümlük bir meydan oluşacak.. En önemlisi deniz doldurulacak... Martı biçiminde bir transfer merkezi oluşturulacak.
Proje tamamlanınca ortaya nasıl bir manzara çıkacak? Kimse bilmiyor...