Muharrirlerin şeyhi Burhan Felek 1950’lerde bayram yazılarına “Nerdee o eski bayramlar” diye başlık koyardı.
1940’larda Refik Halid, 1920’lerde Ahmet Rasim’in eski bayramları özleyen yazıları da böyle başlardı.
Eski bayramlara özlem hiç bitmez...
Çocuklukta bir yeni gömlek, salıncağa binmek için avucumuza sıkıştırılan beş kuruş küçük dünyamızı sevinçle doldururdu.
Hayatın lüksü, konforu bugün daha fazla.. Ama eski tat yok.
Aslında neyi özlediğimizi geçenlerde bir taksi şoförü yol muhabbeti sırasında özetleyiverdi:
- Biz eski günleri değil, o günlerdeki duygularımızı özlüyoruz...
***
Söz eski günlerden açılmışken bir küçük anektodu araya sıkıştıralım.
Yaşlı başlı iki arkadaş konuşuyorlar. Biri Paris’e gidip dönmüş. Öteki soruyor:
- Ahmet Bey, nasıldı Paris...
- Kısacası Paris artık eski Paris değil dostum...
Arkadaşı gülmüş:
- Paris belki eski Paris dostum ama sen artık eski Ahmet değilsin...