Gözümüz kulağımız Washington’da... Acaba Sam Amca, Erdoğan’a ve
Türk kamuoyuna nasıl mesajlar verecek?
Bu üvey ama zengin amca Erdoğan’a karşı gerçekten tavırlı mıdır?
Onu gözden çıkarmış mıdır?
Yoksa olumsuz mesajlarla Erdoğan’ı sıkıştırırken onun
zayıflamasından yararlanarak kimi yeni kazanımlar elde etmeye mi
çalışmaktadır? Mesela Kıbrıs’ta taviz almanın, Ankara’yı PKK ile
yeniden masaya oturtmanın çabasında mıdır? ABD malum, istediklerini
almak için kâh yüceltir kâh köşeye sıkıştırır.
***
Alman hükümetine TV yayınlarında Erdoğan’la ilgili mizah yapıldığı
için nota verdik. Alman Büyükelçisi sırf bu yüzden Dışişleri
Bakanlığı’na çağırıldı. Türkiye’nin gösterdiği tepki ters tepti,
Almanya’da diğer kanallar da aynı programı yayınladılar. O programı
sadece binler izleyecek iken milyonlar izledi.
Avrupalılar AB adayı! Türkiye’nin demokrasi performansını bir kez
daha izleme fırsatı buldular
Üstüne bir de Almanya’dan “Biz basın özgürlüğünü müzakere etmeyiz”
diye okkalı bir fırça yedik.
ABD de 5 kişinin Tayyip Erdoğan’ı protestosunu binlerce kişi
izleyecekti. Protestoyu bastırmak için korumalar garip sesler
çıkarıp garip hareketler yapınca dünya çapında olay oldu, milyonlar
izledi...
O milyonlar bilvesile ülkemizde ifade özgürlüğünün hangi ölçüde
daraltıldığını algılama fırsatı buldular.
Şeytan takipte, hep aynı istikamette çalışıyor!
SUR
Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla
Diyarbakır’ın tarihi İlçesi Sur’un yüzde 60’ının “acele
kamulaştırılması” kararlaştırıldı.
Ancak kararda herhangi bir gerekçe bulunmadığı gibi hükümet
yetkililerinden bir açıklama da gelmedi. Kamulaştırılma kararı
verilen bölgelerde ne yapılacak? Ne tür projeler düşünülüyor? Neden
kamulaştırmaya gerek duyuldu?
Vatandaşın evini önce yıkıp sonra kamulaştırıyorsunuz... Ama bunun
sebebini ve amacını söylemiyorsunuz. Devlet bu kadar ciddiyetten
uzak davranabilir mi?