Süleyman Demirel siyasete girişinin 50. yılında hayattan
ayrıldı...
Hem Müslümanlığın hem insaniyetin gereği, ölenler hakkında iyi
konuşulur.
Ancak siyaset defteri açık tutulur.
Demirel ile bizim siyasete girişimiz de bir bakıma aynı tarihe
rastlar!
Demirel 1965 yılında Başbakan oldu. Bizler de Mülkiye öğrencileri
olarak ilk kez o yıl Kızılay’da yürüyüşlere başladık... Bir yandan
Dönüşüm dergisi satılır, bir yandan slogan atılırdı:
“Süleyman Başvekil, işçi köylü aç sefil”
Sonraki yıllarda TRT’de siyasi programlar yaptık. TRT özerkti.
Demirel’in ve Adalet Partisi’nin icraatını en amansız eleştiren
yayın organı bizdik. 12 Mart darbesiyle askerler Demirel’i devirdi,
bizi de TRT’den attılar. Hem 12 Mart, hem 12 Eylül darbesi
Demirel’e karşı yapılmış görünür. Ama sonuçta darbeler Demirel’in
başa çıkamadığı sorunları çözmüş, solu temizlemiş, iktidarı yine
Demirel devralmıştır.
Demirel, 1993 - 2000 arası farklı kesimleri kucaklayan, Anayasaya
saygılı bir cumhurbaşkanı oldu. Ancak daha önceki başbakanlık
yılları sağcı, bölücü, popülist siyasetin zirve yaptığı
dönemlerdir.
Her kim ki düzenin değişmesini ister, onlara göre komünisttir.
Komünist diye diye nesiller harcandı. Onun harcayamadıklarını 12
Eylül cuntası halletti.
Demirel bir yandan da yatırımcı, kalkınmacı bir siyaset adamı
idi.
Sonuçta birçok iyi şeyin ve kötü şeyin mimarıdır. Bugünkü
sıkıntıların temelinde de epey harcı vardır. Sevenlerine başsağlığı
dileriz.