Başbakan Davutoğlu bilanço veriyor: “7 Haziran’dan itibaren 657
terör olayı, 25 ilde güvenlik güçlerine saldırı oldu, 11 güvenlik
görevlisi, 41 vatandaş hayatını kaybetti. 15 baraja saldırı
düzenlendi, 20 araç yağmalandı, 335 araç yakıldı”
Davutoğlu bu bilançonun ardından yüreklere su serpiyor:
- Bizim kararlılığımızı test etmesinler.
Vazgeçtik testlerden... Yukardaki adam öldürme, araç yakma, karakol
veya kışla saldırılarıyla ilgili kaç kişi yakalandı?
Sizin terörle mücadele yönteminiz hangi mantığa dayanıyor?
Uçaklar veya uzun menzilli toplarla sınır ötesine körlemeden ateş
ediliyor. Bunun karşılığında da teröristler Doğu ve Güneydoğu
illerimizde sokakta adam vuruyor, kamyon yakıyor, kışla
tarıyor.
Geçmişte PKK sınırdan girer, eylem yapar, dönerdi. Sınır ötesi
operasyonların bir anlamı vardı. Şimdi ise militanlar çözüm süreci
sayesinde illere, ilçelere yerleşmiş durumda. Bu eylemleri yapanlar
yurtdışına kaçmıyor. Hepsi yurtiçinde. Yakalayabiliyor musunuz?
Biz yakalandıklarını duymuyoruz...
Zaten o bölgede ne güvenlik güçleri, ne mahkemeler çalışıyor...
Eğer yakalayamayacak, askeri, polisi koruyamayacak durumda iseniz..
Neden önlemlere ve mücadeleye sınırın bu tarafından
başlamadınız?
Bunlar PKK saldırılarını izlerken hemen akla geliveren
sorular...
KURBA
Kadıköylüler bir mikrop üretim merkezi haline gelen
Kurbağalıdere’nin durumunu protesto için bu akşam sokağa çıkıyor.
Kadıköy Belediyesi’nin de desteğiyle Saat 19’da Yoğurtçu Parkı’ndan
başlayacak bir yürüyüş düzenlendi.
Büyükşehir Belediyesi ıslah çalışması yapar gibi yapıyor. Hiçbir
şey yapmıyor.
Dereyi kurtarma formülünü orada sandalcılık yapan bir gariban dün
bize şöyle fısıldıyor:
“Bak abi bu derenin kenarında boydan boya Fenerbahçe Stadı ve
antrenman tesisleri var.
Mikrop en çok sporcu ve seyircileri etkiliyor. Ama Fenerbahçe bu
konuya hiç el atmıyor. Aziz Yıldırım isterse bu konuyu bir haftada
halleder... Siz Aziz Bey’i harekete geçirin yeter.”
Adam doğru söylüyor. Aziz Bey nerelerde?