Zahir Çoban, İstanbul Beylikdüzülü, Semih Kaymak ise Konya Ereğlili iki TIR şoförü... İkisi de şu sıralar Habur sınır kapısının Irak tarafındalar.
Telefonda anlattıklarını dinliyoruz:
“Silopi ve Cizre taraflarında yol güvenliği sağlanamadıği gerekçesiyle Habur kapısı 14 Aralık’ta geçişlere kapatıldı. Şu anda sınır kapısının Irak tarafında yaklaşık 10 bin araç haftalardır geçiş izni bekliyoruz. Durum Türkiye tarafında da pek farklı değil. Orada da uzun TIR kuyruğu var. Geçen salıya kadar hiç geçiş verilmiyordu, salıdan itibaren günde 50 -100 araca izin verilmeye başlandı. Bu sayı değişmezse demektir ki daha aylarca burada bekletileceğiz. Biz yaptığımız sefer sayısına göre para alıyoruz. Cebimizde para bitti. Yakında resmen açlık başlayacak. Biz burada, çoluk çocuğumuz evlerimizde perişan durumdalar.
Araçlarımızda yatıp kalkıyoruz. Banyo hiç yok, tuvaletler yetersiz. Resmen bitlendik. Az gerimizde Suriyeli mültecilerin kampı var. İnanın orası bize göre Hilton! Lanet olsun deyip TIR’ımızı burada bırakmak, Erbil’e gidip uçakla Türkiye’ye dönmek diye bir şey de söz konusu değil. Çünkü peşmerge, buna da izin vermiyor. Araçla geldin, ancak aracınla çıkabilirsin, diyor.
Çok büyük ve güçlü olduğu söylenen bir devlet bir aydır 50 -100 kilometrelik bir yolda güvenliği sağlayamaz mı?!”
CHP’nin sorunu...
CHP neden yıllardır iktidar olamıyor? İktidar olmak, hatta iktidar umudu vermek bir yana, neden yıllardır 25’lerde takılıp kaldı? Her kurultaydan önce gazetelere yansıyan “CHP kendini yeniliyor” yollu haberlere sevinmeli mi?
Levent Gültekin, Diken internet sitesinde bu soruların yanıtını şöyle vermiş:
“... CHP her seçimden sonra bünyeye yeni isimler katarak işleri düzelteceğini sanıyor. CHP’nin genel sorunu CHP’nin kendisi. Kuruluş mantalitesinin eskimiş, inandırıcılığını yitirmiş olması. Çünkü net bir fikri, tavrı, sözü yok. Ne tam halkçı ne tam devletçi. Ne tam solcu, ne tam sağcı. Ne tam eşitlikçi ne tam ulusalcı. Ne tam özgürlükçü ne tam eski düzenden yana.
‘O da olurum, bu da olurum’ diye diye hiçbir şey olamıyor. Her seçimden sonra birkaç yeni isim katarak işleri düzelteceğinizi sandınız. Ama düzelmedi. Olan o parlak insanlara oldu.
Bu nedenle, Allah aşkına gözünüze kestirdiğiniz her ismi alıp harcayıp tüketmekten vazgeçin. İş üretemiyorsunuz, bari insanları harcamayın. Bırakın da tabanınızda, ülkede harcanmamış insanlar kalsın.”
Bir siyasi partinin temel bir görüşü, ideolojisi, ekseni yoksa...
Vitrine yeni isimler koyup indirmekle olduğu yerden ileriye gidemez. Sadece yerini korur...
Kendini yeniliyormuş havasıyla kendini ve çevresini aldatır.
SOROS
Açık Toplum Vakfı eski Başkanı Can Paker, Habertürk’ten Kübra Par’ın sorularını yanıtlıyor...
Soru: Açık Toplum Vakfı’ndan neden ayrılmıştınız?
Cevap: Vakfın Amerika’daki genel müdürü “Ak Parti’ye muhalefet edeceğiz. Sen orada olduğun sürece ciddi bir Ak Parti muhalefeti yapamayız” dedi. Ayrıldım. Bir düşünce kuruluşu ortaya muhalefet etmek için çıkarsa olmaz.
Demek ki Soros sermayeli Açık Toplum Vakfı resmen siyaset yapıyor, siyasete müdahale ediyor.Bunu başındaki adam söylüyor.
Bu tür vakıfların verdiği proje kredileriyle birtakım anketleri ve araştırmaları yönlendirdiği ve zaman zaman toplumu bilerek yanılttığı bilinir. Bunlar bilinir ama yine de at oynatmalarına izin verilir.
Beyaz neredeyse ipe çekilecek. Oysa o programda söylenenlerin binlerce kat ağırını her gün HDP yöneticileri gazete ve TV’lerde açık açık söylüyor. Anlaşılan amaç Beyaz’ı veKanal D’yi yemek...