Ülke savaş ve terör sath- ı mailine (eğik düzlemine) girdi.
Güneydoğu’da insanlar ölüyor, devlet görevlileri kurşunlanıyor,
araçlar yakılıyor.
İstanbul’da metro istasyonları ve metrobüs duraklarına yönelik
sabotaj uyarısı yapıldı. AVM’ler gibi kalabalık yerlerde
tedirginlik yaşanıyor... Kentlere patlamadan önceki sessizlik
havası hakim...
Suruç saldırısını gerçekten IŞİD mi tezgahladı? Havadan yapılan
saldırılar ile PKK ve IŞİD’e zarar vermek mümkün müdür? Yurt içinde
PKK ve IŞİD militanlarına yönelik tutuklamalar bu örgütleri
bitirmeye yeter mi? Yoksa terör kışkırtılıyor mu?
Bu sorular da önemini kaybediyor.
İki soru öne çıkıyor...
İktidar gerçekten terörle mi savaşıyor?
Yoksa bir erken seçimde HDP’yi baraj altına itmek, MHP’ye giden
oyları geri almak için senaryo mu uyguluyor?
İkinci ihtimal ağır basıyor. İnsan kanı ve canı sağ iktidarlar için
birkaç oy ve birkaç koltuk kadar önemli değildir inancı geçerliğini
koruyor.
? ? ?
Nasıl çıkmıştık yola? Suriye halkını Esad’ın zulmünden kurtaracak,
onu devirecek, cuma namazını Emevi camisinde kılacaktık. Hepsinden
önemlisi ABD ve İsrail’i memnun edecektik. Bu hevesle yola
çıkanlar, tüm uyarılara kulak tıkayanlar, ülkeyi getirip uçurumun
kenarına bıraktılar.
Üstelik bunlar daha iyi günlerimiz...