Zaman öyle bir zaman... Kim daha savaşçı görünürse o daha cesur, daha vatansever sayılıyor. Vatanseverlik savaş severlik ile ölçülüyor. Barıştan söz edenler neredeyse korkak ve hain...
Vatanseverlik böyle tek boyutlu bir kavram mıdır?
Her sorunda silaha sarılmak, çözümü silahta aramak mıdır?
Osmanlı devlet adamı ve yazar Süleyman Nazif, yüz yıl önce vatan ve vatanseverliğe dair militarist anlayışlar karşısında bakın neler yazıyor:
“Biz eğer vatanımızı hakkıyla sevseydik dağları bu kadar çıplak, enharı (nehirleri) bu kadar tarmar (bulanık) ormanları bu kadar garet dide (yağmalanmış) sahilleri bu kadar ıssız, ovaları bu kadar bikes (kimsesiz) hülasa toprağı bu kadar sefil ve efradı (fertleri) bu kadar müzmahil (perişan) olmazdı. Vatanlar yalnız harp zamanlarında ve yalnız dış düşmanlara karşı korunmaz. Sulh ve sükûn saatlerinde ülke insanlarına düşen büyük görev daha mühim ve daha zorludur. Memleketi yıkımdan kurtarmak ve bugün baykuşlar öten yerlerin ufuklarına refah ve bahtiyarlığın şevkli şarkılarını aksettirmektir.” (Mukaddime)