Bayramınız kutlu olsun... Bu bayram evde mi kaldınız, gezide
misiniz? Bilemeyiz... Bayramların geleneklerinden uzaklaşıp tatile
dönüşmesi konusunda ne düşünüyorsunuz peki?
Bu adeti bugünkü nesil mi başlattı? Yok canım...
Bakınız Nazım Hikmet, 1936 yılında yani bundan tam 80 yıl önce
Akşam gazetesinde Orhan Selim imzasıyla neler yazmış:
“Eskiden bayramlar yorgunluk günleriydi. Kapı kapı dolaşılır, el
öpülür, el öptürülür, boyuna kapı açılır, misafir ağırlanır,
misafir uğurlanırdı.
Şimdi bayramlar, gitgide dinlenme günleri oluyor.
Ben ve benim tanıdıklarımdan birçoğu bu bayram ya şehrin dışında
oturan bir akrabaya misafir gidip yeşeren otların üstünde dört gün
sırt üstü yattık, yahut kapımızı kapayıp evde başımızı dinledik.
Yalnız şunu söyleyeyim ki, bu dinlenme imtiyazı bayram günlerinde
işlemeyen kurumlarda çalışanların hakkı oluyor. Yoksa bayram
günlerinde de işleyenler için eski bayramlar ne ise yeni bayramlar
da o!..
Dikkat ettim, bayram yerleri de gitgide daralıyor, tenhalaşıyor,
seslerini, çığlıklarını, alacalı renklerini gitgide kaybediyorlar.
Ne kayık salıncaklarının havalanışı var, ne atlı karıncalar. Bayram
yerlerinde saçları al, yeşil kurdeleli beygirler birer hayalet
gibi!.. Şöyle dolaştım sokaklarda; yeni elbise giymiş insanlar
ekalliyetteydi.
Oğlum, bayram sabahı yataktan kalkar kalkmaz yeni kunduralarına
koşamadı. Çünkü bayramlık yeni kundurası yoktu ve zaten o da
bayramlarda yeni kundura giyilir diye bir âdetin varlığını
bilmiyor.