YOUTUBE'da 'Tokat oyunu' diye aratırsanız, sayfadan aşağı bir sürü video dökülecek.
Bazısında baba oğluyla veya kızıyla oynuyor; bazısında abi
kardeş, bazısında bir grup çocuk kendi aralarında oynuyorlar.
Sırayla birbirlerine tokat atıyorlar.
Birinde, önce baba oğluna tokat atıyor, sonra çocuk babaya, sonra
baba çocuğa, tokatlar giderek sertleşiyor. Birbirlerini
tokatlayarak eğleniyorlar. Videoyu çeken anne ya da kardeş de
objektifin arkasında gülüp eğleniyor.
Başka bir videoda, küçük kardeş abisiyle oynamak istemiyor.
Abisinin eğlenmek için olduğu kadar onu ‘erkek adam’ yapmak için de
bu oyunu oynattığı anlaşılıyor. Çocuk gülüyor ama korkuyor da.
“Korkuyorum” diyor; abisi neden korktuğunu sorduğunda “Çok hızlı
vuruyorsun” diyor. Çocuk her tokattan sonra yanağına eliyle masaj
yapıyor. Abisi “Gözünü kaparsan acımaz” diyor. Bir yerde, yediği
tokadın acısını çıkarırcasına abisine sert bir tokatla yanıt
veriyor. Abisi, ‘eğitimin’ gidişatından memnun, “Aferin, işte böyle
olacaksın” diyor. Çocuk “Çok acıyor” diye söylendikçe abi “Erkek
adamsın oğlum” diye tekrarlıyor. Çocuk bir noktada ağlayınca da
“Ağlamak yok, sen kimin kardeşisin!” diyor.
Sadece bu video bile 105 bin kez izlenmiş. 300 bin ya da 1.5 milyon
kez izleneni var...
Milyonlarca insanın izlediği yüzlerce ‘tokat oyunu’ videosuyla dolu
sanal âlem.
3-5, 8-10, 12-15 yaşlarında çocuklar, yetişkinler veya akranlarıyla
birbirlerine tokat atıyorlar. ‘Gülmek garanti’ gibi başlıklarla
yayınlanan videoları izleyenler de gülüyor olmalı ki bunların ardı
arkası kesilmiyor.
*
Oyun çocuğun dış dünyaya uyum sağlamasının, dünyaya dair temel
bilgileri ve toplumsal hayatı öğrenmesinin en önemli aracı; çocuk
gelişiminde kilit rolde.
Peki ‘tokat oyunu’ toplumsal hayata dair çocuklara ne öğretebilir?
Sert tokat attığında “aferin” alan, canı yandığında “Ne biçim
erkeksin?” denen çocuğun gelişiminde bu oyun nasıl bir rol
oynar?
*
Uzman Klinik Psikolog Ceyda Dedeoğlu, tehlikeyi “Başkasına fiziksel
olarak acı veren bir eylemin keyifle eşleşiyor olması ve bunun da
ebeveyn onayıyla meşrulaşması” diye niteliyor. Bir şeyin keyifle
eşleşmesinin onun bir istismar olabileceği gerçeğini
değiştirmediğini vurguluyor.