'HOŞGÖRÜ' sözcüğünü hiç sevmem.
Lütfetmektir çünkü.
Kendini üstün görmek ve altta olduğunu düşündüklerine, gerçekte
tahammül edemediklerine müsamaha göstermektir.
Kim ne hakla kime müsamaha gösterebilir?
Bu nasıl bir böbürlenmektir?
Hoşgörü eşitlik barındırmaz.
Eşitlik, birbirini olduğu gibi kabul etmektir. Yargılamamak,
değiştirmeye çalışmamak, kendine benzemesini arzulamamaktır.
Bu içselleştirilmediğinde ve 'mış' gibi yapıldığında adı 'hoşgörü'
olur.
Ötekileştirmenin yolu da aslında hoşgörü taşlarıyla döşelidir.
*
İrlanda, halkoylamasıyla eşcinsel evliliklere 'Evet' diyen ilk ülke
oldu.
İrlanda halkı 'Evet' oyuyla 'eşcinselleri hoş görme' saçmalığına
bir son verdi ve onları diğer herkesle eşitledi.
Bunu da, sosyal değişimin yerleşik baskıcı zihniyete zaferi tadında
kutluyorlar. Bunu bir demokrasi zaferi olarak görüyorlar.
Gerçekten de demokrasi böyle bir şey.
İnsanların birbirini hoşgörmeye itilmediği, yerleşik baskıcı
zihniyetin paramparça edilip insanların eşitlendiği bir şey.
İrlanda halkı aslında bu referandumda eşcinsel evlilikten çok daha
ötesini oyladı.
Eşit olmanın 'aynı olmak' anlamına gelmediğini ve birbirlerini
'farklılıklarıyla' kabul edip sevdiklerini dünyaya gösterdiler.
Riyaya 'Hayır' dediler.