Zonguldak'ta bir köylü kadın, bir zamanlar bir cennetin ortasında yer alan bahçesinde anlatıyor: "Burası bizim doğamızdı, lahanamızı dikiyorduk, fasulyemizi ekiyorduk. Sonra buraya termik santral yaptılar; artık camımızı açamıyoruz, duşa girdiğimizde madende çalışıyormuşuz gibi su üstümüzden simsiyah akıyor."
Bursa Orhaneli’deki termik manzarası önünde burada yıllardır
mücadele veren biri konuşuyor: “Bursa zaten çarpık sanayileşme
nedeniyle kirliydi. Şimdi iyice kirlendi. Bursa artık yeşil bir
şehir değil, gri bir şehir.”
Manisa Yırca’da “Ben devlet memuruyum. Türkiye’yi dolaştım” diyen
köylü kadın, emekliliğini temiz havada geçirmek üzere köye
döndüğünden ama pişman olduğundan söz ediyor; “Termik santral
istemiyoruz” diyor.
Sinop Gerze’den Çanakkale Karabiga’ya, İzmir Aliağa’dan Manisa
Yırca’ya, Zonguldak’tan Sinop’a, Bartın’dan Şırnak’a, termik
santral yapılan ve yapılması planlanan yerleri dolaşmış “Kara
Atlas” belgeseli.
Yönetmen Umut Vedat kamerasını köylülere çevirmiş, seslerine ses
olmuş; halkın sokak eylemlerine katılmış, onlarla gece nöbetlerinde
buluşmuş, protestolarla yaptırılmayan ÇED toplantılarına katılmış;
isyanlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, kazanımlarını kayıtlara
geçirmiş.
“Kara Atlas”ta santrallerin temiz yöntemlerle kuruldukları
iddiasından ne kadar uzak olduğu, bulundukları yerlerde su
rezervlerinin nasıl tükendiği ortaya konmuş.
Belgeselde, tüm Türkiye’yi dayanışmayla peşine takmış Yırca’nın
hikayesine kayda değer bir yer ayrılmış.
Yırca’nın kahraman muhtarı Mustafa Akın’ın, CHP milletvekili Özgür
Özel’in insan ve doğadan yana çabasını görmek, o günleri hatırlamak
insanın içini ısıtıyor.
Şirketin bir gece ansızın kestirdiği binlerce zeytin ağacından
birkaçını köylü kadınların sırtlarında taşıyarak, öldürülmüş
evlatlarının cesetlerini yığar gibi valiliğin önüne bıraktıkları
anı izlerken insanın gözleri doluyor.