ROBOSKİ, Reyhanlı, Gezi, Soma, Ermenek, Suruç, Ankara...
Yollarda, madenlerde, parklarda, meydanlarda binlercemiz öldü.
*
13 yılda 16 bin 33'ümüz... Kimimiz çoluğunu çocuğumuzu daha iyi şartlarda okutmak, kimimiz ev parası biriktirmek, kimimiz hasta babamıza bakmak için ter dökerken onun bunun ihmali yüzünden öldük. Yüz değil, bin değil, 16 binimiz!
Bazen tek başına gidiyoruz ölüme, tuğla dizerken iskelenin ipi kopunca...
Bazen bir düzinemiz, çalıştığımız inşaatın asansörü yere çakılınca.
Bazen 20-30 tarım işçisi bir kamyonun kasasında...
Bazen yüzlercemiz yerin fersah fersah altında.
*
Bazen hastalıkta sağlıkta, iyi günde kötü günde bizi seveceğine söz vermiş adamın baltasıyla nefesimiz kesiliyor.
13 yılda biz kadınlar, tam 5 bin 500'ümüz vahşice öldürüldük. Kimimiz boşanmak istiyor, kimimiz şiddet gördüğü evden kaçmak istiyor diye.
*
Bazen postanenin önünden geçerken patlayan bombalı araç biletimizi kesiyor...
Bazen savaş uçaklarının bombardımanı hayatımızı noktalıyor.
Bazen bisikletimizle gazete dağıtırken silahlı saldırı bizi buluyor.
*
Bazen 26 yaşındayız; sokakta "Demokrasi! Özgürlük!" diye haykırırken bir mermi saplanıyor başımıza...
Bazen 15 yaşındayız; ekmek almaya giderken gaz kapsülü patlıyor kafamızda.
Bazen ölümüne tekmeleniyoruz, canımız bedenimizden çıkıyor sonunda.
*
Bazen daha bu dünyaya geleli 35 gün olmuşken, anne sütünden başka hayatta hiçbir şeyin tadını bilmezken tabuta giriyor bedenimiz...
Bazen sokağa çıkmak yasak diye buzdolabında bekletiliyor cesedimiz...