ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın kimlere hayrı dokunur bilinmez
ama bunlar arasında kadınların yer alacağını düşünmek saflık
olur.
‘Kadınlara fahişe gibi davranılmalı” diyen, kadınların
çalışmasını çok tehlikeli bulan, kadınları para avcısı olmakla
suçlayan, “İsteseydim Prenses Diana’ya çakardım” derken Cameron
Diaz’dan Julia Roberts’a sevişmek istediği kadınların listesini
çıkaran, vücuduna övgüler düzdüğü kızı eğer kızı olmasaydı onunla
ilişki yaşayacağını söyleyen, bir kadın komedyeni ‘çirkin ve
şişman’ diye niteleyen bir adam geldi, dünyanın tepesine
oturdu.
“Kadınlar külotlarını fırlatıp üstüme atlıyor” diyen, sahibi olduğu
güzellik yarışmalarında aday kadınları yönetim toplantılarına
çağırıp masadaki erkeklere not verdiren, emziren bir kadına
“İğrençsin” diyen, kürtaj yaptıran kadının veya yapan doktorun
cezalandırılması gerektiğini düşünen bir adam geldi, dünyanın
tepesine oturdu.
Bir kadın gazeteciye “Köpek suratlı”, bir diğerine “Sürtük” diye
hakaret eden, kadınlarla erkeklerin bir arada olunca cinsel
saldırının kaçınılmaz olduğunu belirten bir adam geldi, dünyanın
tepesine oturdu.
Adaylık seçimindeki rakibi için “Şunun tipine bakın. Kim bu surata
oy verir” diyen, başkanlık seçimindeki rakibiyle ilgili olarak
“Kocasını tatmin edemeyen bir kadın ABD’yi nasıl tatmin edecek?”
diye soran; kadınları cinsel organlarından yakalayıp üzerlerine
abanmak gerektiği kanaatinde olan, asansörden çıkan kız çocuklarını
izleyerek “10 yıl sonra benimle birlikte olacaklar” diyen bir adam
geldi, dünyanın tepesine oturdu.
Bu adam ülkesi yurttaşı kadınların yüzde 42’sinin oyunu almayı
başardı.
Amerika demek biraz da dünya demek. Dolayısıyla, sadece
Amerikalılara değil, dünyanın bütün kadınlarına geçmiş olsun.
*
İroniye bakın ki, seçim kampanyası boyunca ve hatta ezelden beri
kadınları aşağılayan bu erkek, kadınları temsil eden ve toplumsal
cinsiyet eşitliğini savunan bir kadına, Hillary Clinton’a üstün
geldi