KONUMUZ siyaset olduğunda geçmişin mağduriyetleri yeni kuşakların zihnine ekilen nefret tohumları olabiliyor.
Bu yüzden okul açılışlarında geçmişte imam hatiplilere vurulan prangalardan, ölümden, ölü yıkayıcılardan falan söz ediliyor.
Oysa ülke idarecilerinin görevi gençlerin kafasını ölümle
doldurmak değil, onları bilim ve teknolojiye yönlendirmek; dini
eğitim kurumlarının sayısını artırmakla övünmek değil, eğitimi çağa
uydurmak.
Çünkü biz ortaçağda değil, küresel ekonominin işlediği, ülkelerin
bin tane ağla birbirine bağlandığı bir zamanda yaşıyoruz.
Bu çağda insanların artık bir ülkenin vatandaşı olmaları yetmiyor,
dünya vatandaşı olmaları gerekiyor. Batı’yı küçümser görünenlerin
bile çoluğunu çocuğunu Batı’da okutması bundan. İşte bu çağda, daha
biz dünya dili İngilizceyi öğretemezken müfredata Arapçayı sokan
zihniyetin bizi geleceğe taşımasını hayal etmek bile zor.
*
“Geçmişte eğitim özgürlüğü yoktu” diye veryansın edip kapılarına
iki metre yükseklikte demir turnikeler yerleştirdikleri
üniversiteleri ‘yüksek güvenlikli özel bölge’ye çevirmek nasıl bir
çelişkidir?