Bir erkeği değil, bir kadını seviyor diye bir kadının linç
edilmeye kalkılması...
Özel görüntülerinin internete saçılması, gizlice çekilen daha da
özel videolarının WhatsApp gruplarında paylaşılması...
Önüne gelenin ağzına geleni söylemesi...
Görüntüler sızar sızmaz çalıştığı yapım şirketiyle ilişiğinin
kesilmesi...
Bu olanların ardından İntizar ile Sinem
Gedik’in ne hissettiğini bilmek mümkün değil.
Bazılarının kafasındaki sözde ‘ahlak’ tanımına uymadığı için bir
kadına bunların yaşatılması o kadına ne hissettirir, yaşamayan
bilemez ama...
Olan biteni izleyen ve bağnazca dayatılan ‘normal’i sorgulayan
herkes öfkelenmeli, buna şüphe yok.
Kim, ne hakla birinin cinsel yönelimini ona doğrultulmuş bir silah
olarak kullanabilir? İnsanlar nasıl bu kadar alçalabilir,
alçaklaşabilir?
Hem de her şey bir yana, bunun en büyük zararı bir çocuğa dokunacak
iken.
Eğer olması gerektiği gibi çocuğun üstün yararı düşünülseydi
olaylar böyle gelişmezdi. Bu görüntüler asla gizlice elde edilmez
ve sızdırılmazdı. Eğer sızdıran Mustafa Ceceli ise
evladına en büyük kötülüğü kendisinin yaptığını bilmeli. Çocuğun
istismar edildiğini savunuyor madem, mahkemede kriter eski
karısının bir kadınla ilişkisi olmayacak. Kriter, kadının velayeti
kötüye kullanıp kullanmadığı olacak. Ve bir ilişki yaşaması -kadın
veya erkekle- velayeti kötüye kullandığı anlamına gelmiyor. Eğer
öyle olsaydı, bu ülkede boşanmış ve çocuğunun velayetini almış hiç
kimsenin yeni bir ilişkisi olamazdı.
Çocuğa yönelik ihmal var mı? Anne bakım yükümlülüğünü yerine
getirmiyor mu?
Mahkemeye gizlice çekilmiş görüntüleri delil diye sunacağına, varsa
bu ihmalleri kanıtlasın Ceceli.
Sosyal Çalışma Görevlileri, kimilerinin beklemeyeceği üzere, seks
işçilerine velayetin verilmesini isteyebiliyor. Veriliyor da. Zira,
bir kadının cinsel yönelimini veya ekmeğini nasıl kazandığını
k...