1980’lere kadar Marmara ve Karadeniz’de yunuslar acımasızca
avlandı. Devlet, fazla avlansınlar diye yunus avcılarına silah,
mermi ve kredi dağıttı. Karadeniz evlerinde saç fitilli lambalarda
yıllarca yunus yağına bulanmış bez parçaları kullanıldı. Yunusların
zıpkını, dinamiti, kurşunu yiyince attığı çığlıklar bir yana,
Marmara yunus kanından kızıla kesti.
Ne zaman ki devlet yunus avını yasakladı, işte o zaman balıkçı,
geçimi için sürü balıklarına dadandı.
Bugün, yüksek teknolojik cihazlara sahip balıkçı filoları göç
balığının önüne kilometrelerce uzunlukta ağ bırakıyor ve Boğaz’dan
geçmelerine engel oluyor. Oysa bu balıklar 8 bin yıldır beslenmek
için Boğaz’ı geçerek göç ediyor.
*
Balıkçı filosu Karadeniz ve Marmara’da balığın hızla azalmasına
neden oluyor. Azalan balık nüfusu onbinlerce tekneyi beslemeye
yetmeyince, memleketin her yerinde kaçak avcılık yapılıyor.
Tüketilmeyen birçok deniz canlısı türü katlediliyor. Avlanan 1 kg
balık başına 10 kg balık hiç tüketilmeden çöpe atılıyor. Yavru
balıklar bir kez bile üreyemeden avlanıyor. Yılda 700 bin ton hamsi
avlanıyor. Bunun 3’te 2’si balık çiftliklerine yem olarak gidiyor.
Sürdürülebilir olması gereken balık çiftlikleri yeni balık
üretmiyor, aksine aşırı miktarda hamsi avlayıp onu daha pahalı bir
ürüne dönüştürüyor.