Dün sabah oyumu verdiğim gibi uçağa atladım ve New York’a
geldim.
Bu satırları yazarken seçim sonucuna dair bir fikrim yok. Bugün
seçime dair bir yazı beklerdiniz ama o imkânım da yok.
Daha iyisini yapayım...
Güce, gücün istismarına ve medyanın rolüne dair bir hikâye
anlatayım.
Hem de şu anda havasını soluduğum New York kentinden bir hikâye
olsun bu.
Hem de benzerleriyle tarih boyunca karşılaştığımız bir figür olsun
kahramanı.
Gerçek adı William M. Tweed
idi.
Kimileri ona ‘Patron Tweed’, kimileri de ‘Hırsız Baron’ derdi.
Tarih onu ‘New York’u soyan adam’ olarak yazdı.
Kim mi bu?
Bir dönem yargıyı, meclisi, hazineyi ve seçim sandığını kontrol
eden adam.
Tweed gözlerini hayata epey mütevazı bir halde açtı aslında.
1823’te Manhattan’da bir sandalye imalatçısının oğlu olarak dünyaya
geldi. Çıraklık, itfaiyecilik yaptı. Ama kurnazdı, bu da
siyasetçilerin gözünden kaçmadı; New York Belediye Meclisi üyesi
seçildiğinde 27 yaşındaydı.
O dönem şehir politikasına Tammany Hall oluşumu yön veriyordu.
Tweed buraya girdi ve yükseldi. 1863’te Tammany’nin
zirvesindeydi.
Amerikan İç Savaşı yıllarında New York’ta eski ve yeni zenginler
çatışması vardı. Tweed, yeni zenginlerdendi ve halkın menfaatlarını
korumakla yükümlü olanlara çuvalla altın taşıyordu. Aldığı
komisyonlardan servet yaptı.
Tweed’in parmağının olduğu Brooklyn Köprüsü, Metropolitan Müzesi,
Central Park ve mahkeme binası gibi kamu projeleri, dönemin en
şişkin komisyonları...