NEREDEYSE 40 yıldır yayıncılık yapan Aydın Bey diyor ki:
"Gazete binamı mafya bastı, ilan servisinde çalışan kızlarımızı
yerlerde sürüklediler. Gazetelerim toplatıldı. Kurşunlandı.
Sıkıyönetim tarafından kapatıldı. Bütün bunları yaşadım. Ama bu
dönemde gazetecilere yapılan meseleyi ilk defa görüyorum. Çünkü
gazeteciler gazetecilere yapıyor."
Maalesef Türk basın tarihi kapanmaz yaralarla, çok acı hatıralarla
dolu. Ama bu yaşadıklarımız ilk.
Çünkü böylesine sistematik, organize, planlı, önce teorisi ortaya
konup hiyerarşik bir düzenle pratiğe geçirilmiş, kararlı saldırılar
silsilesiyle hiç karşılaşmadık. En azından 40 yıldır.
Zamanında beğenmediğimiz sular meğer açık denizmiş...
Şimdi havuzda boğuluyoruz.
İş artık öyle çığırından çıktı ki...
Meslektaşlarım şafak operasyonlarıyla evlerinden alınacak,
sokaklarda darp edilecek, ters kelepçeyle kaldırımlara atılacak,
gözaltında zulme uğrayacak, haksız yere hapis yatacak, canlarından
olacak diye korkuyorum.
Olmadı mı sanki?
Hele ki böyle bir çılgınlığın ortasında nasıl korkmaz insan?