Ankara'nın ilk modern ve çağdaş sanat koleksiyon müzesi geçtiğimiz
hafta açıldı.
Sanatın kapalı kapılar ardında olduğu günlerde kamuya en açık yer
galeriler ama buralarda düzenlenen 1-1.5 aylık sergilerde bir eseri
göremediyseniz diyelim, bir daha görme şansınız zayıf. Eser
satılmazsa sanatçıya geri gidiyor, satılırsa birisinin evine veya
deposuna yollanıyor.
Müzayedelerde daha da fena... Eser dakikalar içinde satılıyor; bir
daha görebilene aşk olsun. Bir de sanatçı atölyelerini ziyaret edip
eserleri galeriye bile çıkmadan alan koleksiyonerler, yani hiç
görmediğimiz eserler var.
Müze Evliyagil’in ilk sergisinin danışmanlığını üstlenen Deniz
Artun tam da bu nedenle, Evliyagil’in topladığı eserlerin
sergilendiği bir müze kurmasını çok saygıdeğer buluyor: “Müzede
görülen her şey öyle depoda falan değil, Sarp’ın evinin ve
işyerinin duvarlarındaydı. İstese bunları orada tutar, keyfince
izlerdi. Ve kimse de ona ‘Neden bunları gün yüzüne çıkarmıyorsun?’
demezdi. Ama onun olanı paylaşmayı seçti.”
Özel bir koleksiyonu izlemeye açmanın eleştiriye de açmak olduğunu
belirtiyor Artun. Örneğin, bir eseri alıp yatak odanıza astığınızda
kimse “Niye o sanatçıdan bunu aldın? Niye başka bir şeyi değil de
bunu seçtin? Niye bununla bunu yan yana getirdin?” demiyor. Ama
bunları müzeye koyan biri, bu sorulara da kendini açmış oluyor.
“Kendi keyfiniz, zevkiniz için yaptığınız bir alışveriş bir anda
meşrulaştırmak zorunda kaldığınız bir seçkiye dönüşüyor. Bu da
büyük cesaret” diyor Artun.
Evliyagil’in koleksiyonu 1950 yılından bugüne 82 sanatçının 200’den
fazla resim, heykel, video art, fotoğraf ve baskı işlerinden
oluşuyor.