RADİKAL'den Armağan Çağlayan'a verdiği söyleşide, Kenan Evren ve 12 Eylül güzellemeleriyle, demokrasi nefretiyle, oligarşi hevesiyle, insanlara cezaevinde dışkı yedirmenin işkence olmadığını hayvanat bahçesindeki goriller üzerinden kanıtlama çabasıyla...
Zehirli fikirleriyle dün güneşli bir pazar gününü karartan Prof. Celal Şengör’e sormak lazım...
*
Acaba kendisine göre, kalasla, copla, zincirle, demirle insanların
ayak tabanlarını ve el ayalarını patlatmak işkence miydi?
Acaba, insanları çırılçıplak soyup üzerlerine kurt köpeği salmak
işkence miydi?
Acaba insanlara elektrik vermek işkence miydi?
Acaba, insanları tek ayağından zincirle bağlayıp zinciri yüksek bir
yere asmak ve bayılıncaya kadar onları askıda tutmak işkence
miydi?
Acaba, 50 kişiyi üst üste bindirip İstiklal Marşı’nı okutmak
işkence miydi?
Acaba, insanlara aynı anda 5 sigara içirip bitince filtreleriyle
yedirmek işkence miydi?
Acaba, insanları tek sıra halinde dizip her birini önündekinin
sırtına bindirmek, onları ayakta duramayacak hale gelene kadar
yürütmek işkence miydi?
Acaba, insanları ranzanın altına girmeye zorlamak, sığamadıkları
için dışarıda kalan ellerine kollarına kalaslarla vurmak işkence
miydi?
Acaba, insanları lağım suyunun içine atmak işkence miydi?
Acaba, insanlara zorla 40 tane marş ezberletip ses telleri
patlayana kadar marşları söyletmek işkence miydi?