İklim, atmosferle okyanus arasındaki etkileşimle belirleniyor.
Deniz olmasaydı, insan da olamazdı.
Ama denizlerimiz stres altında.
Heinrich Böll Vakfı tarafından bugün yayımlanan Okyanus Atlası
2017, denizlerle ilişkimize dair verilerle olguları ortaya
seriyor.
Durum vahim:
◊ İklim değişikliği yüzünden denizlerde asit oranları artıyor, su
ısınıyor, seviye yükseliyor.
Henüz esas yüzünü göstermese de, iklim değişikliği şimdiden yaşam
alanlarını değiştirmeye başladı.
Küresel deniz seviyesi son yüzyıl içinde 20 santimetre
yükseldi.
Yüzyılın sonuna kadar artış 1 metreyi bulacak.
Karadaki buzulların eriyip deniz seviyesinin yükselmesiyle Marshall
Adaları’nın nüfusunun üçte biri ABD’ye göç etti.
Hint Okyanusu’ndaki suyun ortalamanın üzerinde ısınması nedeniyle
bölgedeki fırtınalar güçlendi. Kıyı kentleri ve adalar
tehlikede.
◊ Denizlerde vahşi balıkçılıkla küresel balık mevcudunun yüzde 90’ı
tüketiliyor. Biyolojik çeşitlilik geriliyor.
Birçok balık türü aşırı miktarda avlanıyor.
Sadece Şili’nin tuttuğu yıllık balık miktarı 1 milyon tona
yakın.
Küresel balıkçılığın yüzde 31’ini yasa dışı balıkçılık oluşturuyor.
Örneğin Bering Boğazı’nda daha çok Çin ve Rusya’nın yaptığı kaçak
balıkçılıkla 500 bin ton yasa dışı tutulmuş balık dolaşıma
sokuluyor.
Avrupa Birliği’deki sıkı liman kontrolleri bile fayda etmiyor;
kaçak balıklar sofralara varıyor.
◊ Denizi çöplük gibi kullanıyoruz.
Endüstriyel tarım nedeniyle yeraltı sularına sızan gübre şerbeti ve
yapay gübre nehirlere, oradan da denizlere ulaşıp döküldüğü
yerlerde kıyı şeridi boyunca ölüm bölgeleri oluşturuyor.
Atık yönetimi olmayan ülkelerde plastik atıklar denizlere
varıyor.
2015’te Spitzbergen adasının Svalbard kıyılarında 100 metreküp
plastik atık toplandı.
Endüstriyel atık sular ve gazlar, radyoaktif atık suları hem deniz
canlılarının hem de insanların sağlığını tehdit ediyor.
◊ Derin deniz madenciliği nedeniyle bazı ekosistemleri daha
keşfetmeden yok edeceğiz. Sanayi ülkeleri denizlerdeki kazı
alanlarını hazırlamış durumda.
G G G
Yani anlayacağınız, denizler bize gıda, iklim dengesi, enerji ve
dinlenme imkanları
sunarken, biz onlara aşırı avcılık ve sömürüyle yaklaşıyor, onları
çöplük gibi kullanıyoruz.
Yediklerimiz, giydiklerimiz, kullandığımız ürünler, yani tüketim
alışkanlıklarımız denizlere zarar verirken, türleri yok ederken,
durup düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Zira, büyük bir deniz krizi yaşıyoruz.