CEZAYİR, Azerbaycan, Bahreyn, Bangladeş, Beyaz Rusya, Kamerun, Çin, Küba.
Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mısır, Eritre, Etiyopya, Gambiya, Hindistan, İran, İsrail, Kırgızistan, Makedonya, Moritanya, Meksika, Fas, Myanmar, Rusya, Suudi Arabistan, Somali, Svaziland, Suriye, Tayland, Türkiye, Özbekistan, Vietnam.
Bu ülkelerin cezaevlerinde gazeteciler yatıyor.
Bu ülkeleri şöyle bir gözünüzün önünden geçirdiğinizde ne
görüyorsunuz?
Birkaçı güçlü.
Birkaçı zengin.
Pek çoğu ise gelir adaletsizliğinin yaygın, yoksulluğun kol gezdiği
ülkeler. Yani azgelişmiş. Gelişmiş olanları ise sosyal kalkınmasını
sağlayamamış.
Niye?
Çünkü bu ülkelerin hiçbirinde gerçek anlamda bir demokrasi yok.
Buralarda kurulu düzeni eleştirmeyi bırakın, sorgulamak dahi suç
sayılabiliyor.
Çoğunluktan farklı düşünenlere ‘hain’ gözüyle bakılıyor.
Farklı düşüncelerin ve düşünenlerin baskılandığı yerlerde
yaratıcılık sıfırlanır, toplumlar durağanlaşır ve her alanda
gelişme sağlanamaz.
Gazetecileri hapseden ülkelerde eleştiri tolere edilmez, tek tip
düşünce toplumda dalga dalga yayılır.
Böyle yerlerde bireyler de toplumlar da ilerleyemez.