Türkiye'nin "her şey dahil" turizmden uzaklaşıp ülkeye para bırakacak turistleri çekme amacıyla inanç ve doğa turizmine ağırlık vermesi gerektiğini yazmıştım.
Ülkenin böylesine sancılı bir döneminde turizme kafayı takmak
yersiz gibi görünse de, otelcisinden acentesine, ulaşım
hizmetlerinden rehberlik hizmetlerine, servis elemanlarından
esnafına ne kadar çok insanın olumsuz etkilendiğine bakınca, tam da
turizmi konuşmanın sırası aslında.
Ülkenin batısında hâl böyleyken, doğusuna baktığımızda çok daha
karanlık bir tabloyla karşılaşıyoruz.
Ülkenin doğusuna neredeyse hiç tur yok; oralarda turizm bitti. Tur
şirketleri Mardin, Van ve Doğu Beyazıt’a artık turist götüremiyor,
Mardin’de turizmle uğraşanlar çok zor durumda.
Eskiden Türkiye’nin doğusuna Ermeni mirası turları yapılır,
Malatya, Elazığ, Harput civarında çok dolaşılırdı. Doğu’da hâlâ
görülecek Ermeni köyleri var ama insanlar korkuyorlar şimdi oralara
gitmeye.
Doğu Anadolu’da muazzam güzellikte yürüyüş rotaları da var. Giden
bilir, bölgenin doğası ve havası da şahane.
Maalesef buralarda doğa turizmi de bitmiş vaziyette.
Bölgesel gelişmişlik farkının en aza indirilmesi yolunda turizmin
önemi büyük.
Buralarda hayatın olağan akışına dönmesi kalkınmak için de elzem.
Güçlü bir ekonominin hayalini kurarken, bu unutulmamalı.
****
İnanç ve doğa turizminin yanında, turizmin ülkeye para bırakan
üçüncü bir ayağı ise kısa şehir turları.
7-8 yıldır Türkiye bu anlamda çok popülerdi.
THY’nin pek çok ülkede güçlü olması dolayısıyla İstanbul ciddi
anlamda bir merkez olmaya başlamıştı.
Mesela, Los Angeles’tan Sicilya’ya gitmek isteyen turistler daha
çok para ödeyecekleri Avrupa aktarmaları yerine İstanbul’dan
aktarma yapabiliyor, bu arada 2-3 günü İstanbul’da geçirebiliyor,
bazen günübirlik Efes’e gidebiliyordu. Bu yıl bunun tamamını
kaybettik.
Önceki yıllarda insanların kısa şehir turlarında Türkiye’ye
yönelmesi için biz ülke olarak çok bir şey yapmadık aslında. Conde
Nast Traveller, Travel & Leisure gibi seyahat dergileri İstanbul’u
parlattı.
Bizim bu konuda da potansiyelimizi değerlendirebildiğimiz
söylenemez.
New York ve Paris gibi şehirlerin Hollywood aracılığıyla nasıl
tanıtıldığını görüyorsunuzdur.
İstanbul ara sıra filmlerde kullanılsa da, devlet bu konuda toptan
kolaylaştırıcı bir düzenleme yapmıyor.