ESİN Pektaş (35) 2003'te Green Card çekilişini kazanıp cebinde çok az bir parayla ABD'ye göç etti.
Yıldız Teknik Mimarlık mezunuydu ama İngilizce bilmiyordu. Önce
Akron, Ohio’daki bir Burger King’de patates kızartma görevlisi
olarak çalıştı. İngilizceyi çat pat konuşmaya başlayınca,
Akron’daki tüm mimarlık ofislerini kapı kapı dolaştı. Ama fark etti
ki, bu küçük şehirde herkes yanında eşini dostunu çalıştırıyor. İş
arama çemberini genişletti. Bir haftada üç farklı eyalette iş
görüşmesine gidip reddedildiği oldu. Kiminde İngilizcesi yeterli
bulunmamış, kiminde komşusundan ödünç aldığı kıyafetler üstüne bol
geldiği için profesyonel görünmemişti.
* * *
Pektaş, Baltimore’daki bir iş görüşmesinde, onu işe almaları için
çok ısrarcı oldu, gerekirse masa bile silebileceğini söyledi.
Akron’a dönecek benzin parası bile yoktu. Çok düşük bir maaşla işe
başladı. 3 ay ofisin mutfağında yatıp kalktı. Akşam herkesle
beraber işten çıkıyor, onlar köşeyi dönünce ofise dönüp sabaha
kadar çizim programını, ölçü sistemini, mimari terimlerin
İngilizcesini, malzemeleri öğrenmeye çalışıyordu. 11 ay sonra
referans mektubuyla New York’un yolunu tuttu. İki gün sonra iş
görüşmesine çağrıldığı şirkette 6 yıldan fazla çalıştı; ekonomik
kriz döneminde işten çıkarılmayan tek eleman oldu. Patronuyla New
York’un büyük projelerine imza attılar, ödüller aldılar.
Pektaş makine ve inşaat mühendisliği dersleri aldı. New York Tarihi Yapılar Koruma Komisyonu tarafından onaylanmış birkaç koruma mimarından biri oldu. Şimdi cephe mühendisliği ve restorasyonu sektöründe tek kadın yönetici, 9 eyalette şubesi olan bir şirketin başkan yardımcısı.
Her gün, hem göçmeni olduğu ülkede başarılı ve güçlü olmak hem de erkek egemen bir sektörde kadın olarak varlığını kabul ettirmek için çabalıyor. Diğer göçmenleri, azınlıkları ve kadınları temsil ettiğini hissediyor. Şirketiyle maaş pazarlığı yaparken “Beyaz, tecrübeli, Amerikalı bir erkek yönetici için yapacağınız ödemeyi istiyorum. Bunu inşaat sektöründe çalışan azınlıklara ve kadınlara borçluyum” demişti.
Duyarlı ve güçlü kadınların olduğu bir aileden gelen Pektaş’ın ev, araba, güzel giysiler gibi hayalleri hiç olmamış. O hep birikimlerini ve enerjisini insanlarla paylaşmak, onların hayatlarına dokunmak istemiş.