24 Nisan 2004’de, uzun sayılabilecek bir hazırlık ve müzakere sürecinin ertesinde, BM’nin taraflarla görüşerek hazırladığı her anlamda kapsamlı barış ve ilk gerçek birleşme planı 1963’den bu yana bölünmüş ancak fiziki sınırları büyük ölçüde 1974’de çizilmiş Kıbrıs’ta halkların onayına sunulmuş, Türk kesimi plana yüzde 64.9 oranında destek verirken Rum kesimi yüzde 75.8’le reddetmişti.
Böylece ada halkı da dünyanın geri kalanı da tarihi bir fırsatı kaçırmış, birleşme umutları zaman zaman canlansa da aslında bu referandumla birlikte etkin bir şekilde öldürülmüştü. Rum tarafı planı onaylamış olsaydı ada sadece birleşmekle kalmayacak, olasıdır ki Türkiye’nin siyasi tarihi de farklı bir şekilde yazılacaktı. Plan içerisinde yer alan şartlı içerikli taşıyıcı maddeler Türkiye’yi AB’ye, AB’yi Türkiye’ye yakınlaştıracaktı.
Fransa ve Almanya başta olmak üzere Türkiye’nin üyeliğine kategorik nedenlerle karşı olan ülkelerin bahane bulması zorlaşacak, Ankara’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin adı yüzünden gümrük birliğinden doğan sorumluluklarını yerine getirmek konusunda çekinceleri olmayacak, buna karşı hem teker teker üyeler, hem de Komisyon/Konsey müzakere başlıkları üstünden...