Türkiye ile Yunanistan arasında çok sorun var. Çoğu da Ege’de. Karasularının genişliği, adaların kıta sahanlığına sahip olup olmaması gerektiği, hava sahasının büyüklüğü, kime ait olduğu tartışmalı bölgeler, FIR hattı ve tabii ki bazı adalarda asker bulundurulup bulundurulamayacağı bunların başında geliyor.
1970’lerden beri de sorunlar zaman zaman tırmanıyor, kriz boyutuna ulaşıyor. İki ülke çatışmanın eşiğine kadar geliyor. Uçaklar düşüyor, siyasetin nabzı yükseliyor. Sonra da müzakereler yapılıyor, liderler buluşuyor, üçüncü tarafların itidal çağrılarıyla sorunlar uykuya yatırılıyor. Diplomatlar farklı adlar altında arama toplantıları düzenleyip birbiriyle konuşuyor.
Yunanlılara göre onlar haklı, bize göre de biz haklıyız. Onlar iddialarını bazen sözleşmelerin basit ve kolay anlaşılabilir ama Ege gibi bir denizin yarattığı özel duruma hitap etmeyen maddelerine dayandırıyorlar. Bazen de 10 millik hava sahası iddiasında olduğu gibi düpedüz saçmalıyorlar.
Ayrıca iddialarını AB üyelikleri, Fransa ve Amerika ile olan özel ilişkileriyle güçlendirmeye çalışıyorlar. İstediklerini elde edebilseler Ege’yi büyük ölçüde Türkiye’ye kapalı, çıkışı onların rızasına ve...