BM Şartı’nın 33’üncü maddesinin ilk paragrafı uluslararası barış ve güvenliği tehdit eden bir sorunun varlığı halinde soruna taraf olanları müzakereye ve diğer yöntemlerin yanı sıra arabuluculuk çabalarını dikkate almaya davet eder. Aynı maddenin ikinci paragrafında da Güvenlik Konseyi’nin gerekli görmesi halinde sorunların taraflarına bu yöntemlerden birini seçmelerini önerir. Bir sonraki bölümde ise taraflar sorunlarını barışçıl yöntemlerle çözmek istememesi durumunda Güvenlik Konseyi’nin yaptırım içeren tedbirler alabileceği söylenir.
Yani Ukrayna gibi krizlerde arabuluculuk istenmeyen değil istenen, arzu edilen yapılaması beklenen bir diplomasi biçimidir. Yaptırım barışçıl yöntemden sonra gelir, o da uygulanabilirse. Öncelik her zaman barışçıl yöntemde, en çok da arabuluculuktadır. BM bu konuda el kitapları bile yayınlamış, arabuluculuğun en iyi ne şekilde yapılabileceğini uzmanlarının dilinden kayda geçirmiştir. Onların da vurguladığı gibi arabuluculuk, özünde çatışan iki taraf arasında ortak nokta bulma, tarafları bir birine yakınlaştırıp çatışmayı sonlandırma çabasıdır.
Ana amaç adaletin sağlanması, suçluların cezalandırılması, statükonun geri döndürülmesi...