Cumartesi sabahı Cenevre’de Amerika ile Rusya arasında varılan ateşkes anlaşması pazartesi gün batımında uygulanmaya başladı. Bu yazının kaleme alındığı saatlerde Suriye’nin çeşitli bölgelerinden çatışma haberleri gelmesine rağmen ateşkesin büyük ölçüde tuttuğu söyleniyordu. Eğer ateşkes tutarsa, taraflar şu ya da bu nedenle suiistimal etmeye kalmazsa, ABD ve Rusya’nın Suriye’de ortak çalışması, her şeyden önemlisi de çözüm için müzakerelerin yeniden başlaması mümkün olacak.
Ateşkesin sürmesinin ve tabii ki Suriye sorununun çözülmesinin Türkiye için ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya gerek yok. Sınırlarımızdaki savaş bizi her açısından etkiliyor. Mülteciler, PKK terörünün azması, IŞİD’in Suriye sorunu sayesinde güçlenmesi bunların başında geliyor. Sorunun uzaması bizim dertlerimizin de büyümesi demek. Zararı kontrol etmek için ne yaparsak yapalım, savaşın sürmesinden insani, siyasi ve iktisadi olarak etkilenmememiz imkansız.
Barışın uzlaşmaya dayanacağını, tarafı olduğumuz Suriye sorununun tam da bizim ve bizim desteklediğimiz gurupların istediği şekilde çözülmeyeceğini şimdiden kabul etmemiz gerekiyor. Pazarlık son dakikaya kadar yapılır, fakat çözüm karşılıklı fedakarlıkla bulunabilir. Türkiye’nin de şimdiden bu fedakarlığın boyutları üstünde senaryo çalışmaları yapmasında; hem kendi hem de desteklediği gurupların çıkarlarını ne şekilde koruyacağını düşünmesinde yarar var.
Suriye muhalefetinin Müzakere Yüksek Heyeti tarafından geçen hafta Londra’da IISS’de yapılan toplantıda açıklanan 60 maddelik yol haritası Suriye’nin geleceği ve muhtelif senaryolar üstünde çalışmak isteyenlere ışık tutabilecek nitelikte. Bundan önce çoğunluğu Amerikalı düşünce kuruluşları tarafından yapılan benzeri çalışmaların aksine yol haritası müzakereyi bizzat gerçekleştirecek ekibin soruna bakışını ve çözümden ne beklediğini gösteriyor. Dolayısıyla da bu tür çalışma