Yunanistan tarihi boyunca Türkiye’nin en sorunlu komşusu oldu. Fırsat buldukça kara sınırlarını genişletti, denizler üstünde hak iddiasında bulundu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında işgal girişimine katıldı. Kıbrıs’ı ilhak etmek için bayağı çaba harcadı. Yakın zamana kadar da Türkiye’nin tehdit algısındaki istisnai yerini korudu.
İkili ilişkilerde bazen küçük bir kayalık, bazen de kolayca çözülebilecek sorunlar nedeniyle ciddi krizler yaşandı. Karşılıklı müeyyideler uygulandı, iki ülke de farklı etnik kökenden gelen vatandaşlarını rehin almaya kalktı. Mülkiyete ait sorunlar, ibadete ilişkin engeller çıkartıldı. Basın ve siyaset de bu sorunlar üstünden prim yapmayı oldum olası çok sevdi.
Daha da kötüsü 6-7 Eylül gibi bir insani felaket yaşandı. Ama neyse ki artık ilişkiler biraz rayına girdi. Sorunlar müzakereyle çözülmeye, çözülemeyenler de yönetilmeye gayret ediliyor. Toplantılar düzenleniyor, ziyaretler gerçekleşiyor. Askeri bürokrasinin istenmeyen gerilimlere neden olmaması için de doğrudan temaslara önem veriliyor.
Geçtiğimiz hafta içinde Türk-Yunan Formu çerçevesinde önce Büyükelçimiz Çağatay Erciyes, sonra da kendi muhataplarımızla, özellikle de...