Görünen o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Johannesburg zirvesine katıldığı BRICS örgütlenmesi yakında adından daha çok söz ettirecek. İkinci Dünya Savaşı sonrasında kurulan ve günümüze değin varlığını sürdüren düzen sarsıldıkça, BRICS ve benzeri yapılar daha fazla ön plana çıkacak, yeni düzenlemelerin merkezi halinde gelecek. Trump birkaç hamle daha yaparsa ABD’nin hegemonyasına karşı alternatif güzergahlardan biri, muhtemelen de en önemlisi BRICS olacak.
Bilindiği gibi BRICS Goldman Sachs’ta çalışan Britanyalı iktisatçı Jim O’Neil’in 2001 yılında yazdığı raporda ortaya attığı bir kavram. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in ekonomik performanslarına bakıp gelecek 10 yılda küresel karar verme platformlarının bu ülkelerin temsilcilerini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerektiğini söylemiş. Onun aklında G7 varmış. Kavramsallaştırdığı BRICs’in sonundaki “s” de küçükmüş.
O’Neil’in raporundan beş yıl sonra dört ülkenin temsilcisi New York’taki BM Genel Kurulu’nun açılış oturumları sırasında bir araya gelmiş. Bir dizi üst düzey toplantıdan sonra da 16 Haziran 2009’da Yekaterinburg’da (Rusya) BRIC’in devlet başkanları düzeyinde ilk kapsamlı toplantısı yapılmış. Dört lider küresel ekonomik sistemi nasıl daha iyi hale getireceklerini, mali kurumları ne şekilde değiştirebileceklerini konuşmuşlar, “Doların yerine ne geçirebiliriz” diye düşünmüşler.