Hiç birimizin elinde masal kahramanları gibi geleceği okuyan kristal küre yok. Bırakın dünya siyasetinde neler olacağını doğa olaylarını tahmin etmekte bile zorlanıyoruz. İklim değişikliği kuraklık yaratacak mı, bu kış diyelim ki, İstanbul’a kar yağacak mı tam olarak bilemiyoruz. Ancak genel eğilimler konusunda bir şeyler söylememiz, tahminde bulunmamız, hatta tahminlerimizin tutması mümkün.
Elimizdeki, daha doğrusu aklımızdaki modeller, teoriler ve geçmişten, yani tarihten çıkarttığımız dersler hem bazı olayların diğerlerinden daha önemli olabileceğine, hem de sonuçlarının kapsamlı ve kalıcı etki üretebileceğine işaret ediyor. Olağan dışı doğa olaylarının, deprem silsilelerinin akışına bakıp hazırlıklı olma çağrısında bulunabiliyoruz ya da iklim değişikliği durdurulmazsa olumsuz sonuçlarının ciddi olabileceğini söyleyebiliyoruz.
Benzeri dünya siyaset sahnesinde yaşanabilecek gelişmeler için de geçerli. Bazıları bariz bir şekilde diğerlerinden daha önemli, çünkü sonuçları hepimizi etkileyebilecek nitelikte. Mesela dünyada bu yıl pek çok seçim olacak ama bunların arasında kimin galip geleceği şimdiden kestirilemeyen Amerika’nın başkanlık seçimleri çoğundan önemli...