Cuma akşamı gerçekleşen MGK sonrasındaki açıklama yazılı ve görsel basında genelde “sert” nitelemesiyle birlikte yansıtıldı. Oysa açıklama var olan koşullar altında sertten ziyade “dengeli” olarak anılmayı hakkediyor. Çünkü Türkiye kendini bağlayıcı bir çıkış yapmadı. Bazılarının beklediği gibi ültimatom yayınlamadı. “Size şundan vazgeçmeniz için şu kadar süre tanıyoruz”, “şunu yapmazsanız bunu yaparız”, “ambargo uygularız” ya da “askeri müdahalede bulunuruz” gibi tehditlerde bulunmadı. Ardından gerçekleşen Bakanlar Kurulu açıklaması da benzer şekilde dengeliydi. Üstündeki tüm iç ve dış baskılara karşın iktidar Kuzey Irak’taki soruna, muhtemel referandum ve sonuçlarına ilişkin duygusal değil rasyonel bir siyaset çıktısı ortaya koydu. *** MGK açıklamasının ilk maddesindeki genel tehdit değerlendirmesinden sonra ikinci maddesi hemen başlangıcında MGK üyelerinin referandumun gayrimeşru olduğunu ve gerçekleşmesinin kabul edilmezliğini teyit ettiklerine atıfta bulunuyor. Aynı maddenin bir sonraki paragrafında ise böylesi bir adımın hem Türkiye’nin ulusal güvenliği, hem de bölgenin barış ve güvenliği için tehdit oluşturan vahim bir yanlış olduğu belirtiliyor. Yine aynı maddenin beşinci paragrafında Türkiye’nin yanı sıra BM Güvenlik Konseyi’nin, Irak Hükümetinin ve diğer devletlerin karşı çıktığı bu yanlışta ısrar etmesi halinde, Kuzey Irak ile birlikte bölgenin tamamına zarar verecek vahim sonuçların ortaya çıkmasının kaçınılmaz olduğunun MGK toplantısı sırasında vurgulandığı aktarılıyor.