İslâm dünyasının, çağın değişim sürecinden koptuğu zamandan beri din-dünya, din-insan ilişkileri gibi konularda bir zihin karışıklığı yaşadığını, bunun da köklü sorunlar ürettiğini düşünüyor, bunların birkaçını şöyle arzetmek istiyorum:
1. Bu sorunlardan belki de en yıkıcı olanı, din üzerinden üretilen zihinsel ve toplumsal ayrışmadır. Müslüman ülkelerde İslâm adına konuşanların etkili bir bölümü, kendi dünyalarının dışında gördükleri aydın kesimlerini kıyasıya eleştirirken -zımnî olarak- kendilerini ya kusursuz ve yanılmaz bulmuşlar veya “düşmana fırsat vermeyelim” anlayışıyla kendi kusurlarını örtmüşler; bu da hatalarının fâsit dairesi içinde dolaşıp durmalarına yol açmıştır. Aynı tutumu Batıcı-modernist denilen kesim de dindarlara karşı sergilemiştir. Her iki tutumun da hem genel ahlâk ilkeleriyle hem de İslâm ahlâkıyla çeliştiği açıktır.
***