Dünya siyaseti sürekli devinim halinde. Her an yeni bir şey oluyor. Her şeyin üstünde düşünülmesi, yeni kararlar verilmesi gerekiyor. Çıkarlarınızı korumak, beklentilerinizi karşılamak için dünya siyasetinde dogmatizme yer yok. Belirli ilkeler çerçevesinde de olsa sürekli esnek olmanız, kararlarınızı değişen güç dengelerine ve tabii ki bu güç dengelerini tanımlayan, anlamlandıran anlayış akımlarına uyarlamanız şart.
Mesela “Arap Baharı” başladığı zaman uygulamaya koyduğunuz politikayı, bittikten sonra sürdürmeniz imkansız. Ya da iki dünya savaşı arası dönemde uyguladığınızı, II. Dünya Savaşı sonrasında da uygulamanız, dış politikanızı Sovyetler Birliği’ne endekslemeyi sürdürmeniz. Çünkü değişim siyasetini de beraberinde getiriyor. Bu yüzden de değişimi doğru okumanız gerekiyor.
***
Türkiye genel hatlarıyla değişimi oldum olası iyi okuyan, kendini doğru konumlandıran bir ülke. Zaten en dar zamanlarında bile çıkarlarını koruyabilmesini bu diplomatik esnekliğine borçlu. Şimdi de farklı değil. Tarihinin pek çok açıdan sıkıntılı dönemlerinden birini daha yaşıyor ama aşmak için en azından dış politikada doğru tercihler yapabiliyor. Ve belli ki önceliklerini de doğru sıralayabiliyor.