Dünya siyasetinin en bilinen düsturlarından biri dostların, düşmanların değil menfaatlerin olduğudur. Bazen dostluklar, hissedilen yakınlıklar menfaatleri belirlese de kural genelde geçerlidir. Ancak dostluklar bir kez belirlendikten, saflar oluşturulduktan sonra bunların değişmesi kolay olmaz. Çıkarlar ihlal edilir, birbirinin ayağına basılır ama bu çok açık edilmemeye, dostluklar bozulmamaya çalışılır.
Mesela Amerika Suriye’de müttefiki Türkiye’nin aleyhine politikalar benimser, kendisinin bile terörist kabul ettiği gruplarla taşeronluk ilişkisi geliştirir fakat iki ülke de ilişkilerini kopartmak istemez. Yine Suriye’de Türkiye, Rusya ve İran’ın aleyhine bir politika izler ve üstelik de izlediği politika başarıya ulaşır, buna rağmen Astana Süreci marifetiyle üç ülkede rekabetlerini sınırlayıp, dostluklarını bozmamayı başarır.
Çünkü müzakere diplomatik kanallardan gerçekleşir, kimse kimsenin ayağına basmak, daha da önemlisi aşağılamak, kamuoyları nez kötü durumda bırakmaya kalkışmaz. 1964’de Johnson Mektubu bu yüzden iki tarafça da saklanmış, kamuoyuna açıklanmamıştır. 1962’deki Küba Füzeleri krizi benzer bir yöntemle yönetilip bizi de yok edecek nükleer bir...