Dünyayla barış, hiç bir ülkeyle hiç bir soru olmayan ülke ütopya ötesi bir hayal. İsviçre’nin bile sorunlu olduğu ülkeler var. Çıkarların çatıştığı, gücü gücüne yetenin istediğini yaptırmaya çalıştığı bir sistemde kategorik barış imkansız. Her devlet savaşa hazır olmak, caydırıcılığını güçlendirmek, diplomatik imkanlarını sonuna kadar kullanmak zorunda. İçinde yaşadığı sistemden, güç dengelerindeki dalgalanmalardan rahatsız olmak, olduğunu belli etmek de hakkı.
Çıkarlarınız ihlal edildiğinde, verilen sözler yerine getirilmediğinde buna itiraz etmeniz, ikircikli politikaları eleştirmeniz, müttefikinizin hasmınıza destek vermesini hoş karşılamamanız ya da komşunuzdaki ağır insan haklarına karşı sesinizi yükseltmeniz normal. BM Güvenlik Konseyi’nde reform talep eden ülkeler gruplarıyla koalisyonlar oluşturup muhtemel çözümler üstünde müzakere etmek, Genel Kurul açılışlarında pozisyonunuzu ortaya koymak da öyle.
Yeter ki bunların hepsi çıkarlarınızı korumak için yaptığınız pazarlıkların veya beklentilerinizi gerçekleştirmek amacıyla geliştirdiğiniz inisiyatiflerin parçası olsun. Yaptığınız çıkış o günkü duygusal durumunuzun yansıması olmasın, pazarlık imkanlarını...