Pazar ve pazartesi günleri şiddet olaylarında düşüş yaşandığı, tedbirlerin ve dayanışmanın işe yaradığı, düzenin yavaş yavaş sağlanmaya başladığı söyleniyor. Fakat bu eylemlilik hali Fransa’ya pahalıya patladı, imajı erozyona uğradı ve diğer ülkelerle karşılaştırılıp ayıplandı. Maddi zararın 1 milyar Avro üstünde olduğu tahmin ediliyor. Ayrıca turizm gelirlerinde de ciddi azalma bekleniyor.
Macron’un emeklilik yaşını düşüren reform paketi nedeniyle aldığı yaraları saramadan bu krizle karşılaştığı, kendisinin ve onu destekleyen kesimin siyasi anlamda hırpalandığı da gerçek. Bir başka gerçek de bu krizden en çok Fransa’daki ve Türkiye de dahil dünyanın bambaşka yerlerindeki aşırı sağcı, daha doğrusu göçmen karşıtı partilerin yararlanacak olması.
Kaybedeni de Fransız şehirlerinin banliyölerinde yaşayan eski sömürgelerden gelen etnik ve dinsel azınlıklar ve derme çatma teknelerle Akdeniz’i geçmeye çalışan, sıfatının başına “düzensiz” eklenen göçmenler, müstakbel mülteciler olacak. Frontex muhtemelen daha çok göçmenin boğulmasına sessiz kalacak, insani facialar bir...