Geçmişe özlem çok insani bir durum. Hemen herkes geçmişe özlem duyar. Geçmişin “daha iyi” olduğunu düşünür. Çünkü geçmişe ilişkin her şeyi değil bazı şeyleri hatırlar. Onlar da genellikle iyi ve güzel olan, bize zamanında keyif veren şeylerdir. Kaldı ki hatırlasak da kötülerine özlem duymayız, olsa olsa yaşadıklarımızdan ders çıkartırız. 17’nci yüzyılda İsviçreli askerlerin hissettiklerine bakılarak Yunanca iki kelimenin birleştirilmesiyle “nostalji” teşhisiyle bir tür hastalık olarak adlandırılan bu durum günümüzde sosyalleşmenin aracısı, hayatla bağlantının ifadesi, hatta kendine saygı duymanın göstergesi olarak anılıyor. Ancak nostaljiyi gerçekten kaçış, kendine gerçeküstü bir dünya kurma çabası olarak görenler de var. Ki bence bu da kötü bir şey değil. Şizofreniye ya da başta bir duygusal altüst oluşa veya siyasi anlamda radikal bir duruşa yol açmadığı sürece gerçekten kaçmak, kurgusal da olsa geçmişe sarılmak hoş.