Ben kendimi oldum olası dünya siyasetinde duygulardan çok çıkarların konuştuğuna, rol oynadığına inanan öğretiye yakın hissettim. Ancak duygu ve düşüncenin çıkarları tanımlamaya katkıda bulunan, bazen uzlaşmaya, bazen çatışmaya yol açan veri olduğunu da kabul ettim. Yumuşak diye adlandırılan gücün, ikna kabiliyetini besleyen algının üstünde çalışılmasının gerekli olduğunu düşündüm.
Bu konuda da yazdım, konuştum ve çalışma yaptım. Genç meslektaşlarımla birlikte en sonuncusu 2012’deki olmak üzere TESEV bünyesinde Ortadoğu’daki Türkiye algısını ölçen beş kapsamlı kamuoyu araştırması gerçekleştirdim. Türkiye’nin sadece Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da değil dünyanın geri kalan yerlerinde de sevildiği, sayıldığı dönemleri ilk elden görme, gözlemleme fırsatım oldu.
***
Ancak bu olumlu algı çoğu bizden, bir kısmı da bizim dışımızdaki nedenlerden dolayı değişti. AB ile olan ilişkilerimizi Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü, ABD ile olanları da İsrail...