Pazar günkü yazımda Gazze savaşının “ertesi gün” tartışmalarını tetiklediğini, bazı uzmanların ve devletlerin savaş sonrasında 1967 sınırlarına yakın, Kudüs’ün küçük de olsa bir kısmına hakim bir Filistin devleti kurulur umudu taşıdığını, ama bunu çok mümkün görmediğimi, çünkü İsrail’in planının bambaşka olduğunu, onu planından caydırmaya niyetli kimsenin de bulunmadığını söylemiştim.
Hamas yönetiminin çökmesiyle Gazze’nin Mısır ve hatta Amerika’nın itirazına rağmen Sina’ya doğru akmasının, Gazze’nin Filistinlilerden “temizlenmesinin” an ve gün meselesi olduğunu vurgulamaya çalışmıştım. Beklentimin diplomasinin şimdiden öngörülemeyen imkanlarının ve dünya güç dengelerindeki dalgalanmaların benim karamsar bakışımı doğrulamaması yönünde olduğuyla da yazımı bitirmiştim.
Ancak Carnegie’den Zaha Hassan’ın 22 Aralık tarihli raporunu okuyunca geleceğe ilişkin beklentim daha da karamsar hale geldi. Filistin sorununun BM parametreleri çerçevesinde, 1967 anlayışı içinde çözülmesinin artık iyice uzak bir ihtimal olduğunu düşünmeye başladım. Çünkü bırakın İsrail’in planlarını bir yana, ne farklı beklentileri uzlaştırmak, ne de yakın bir gelecekte Gazze’yi yeniden yaşanabilir...