31 Mart seçimlerinin genel sonucu CHP açısından başarı, AKP açısından yenilgi oldu. Sandığa giden seçmen oyunu en çok iktidar ve ana muhalefet partisinin performansına, bir ölçüde de yerel yönetimlerden beklentilerine göre kullandı. İstanbul ve Ankara’daki adayların kimlikleri ve siyasi karizmaları da sonucun belirlenmesine katkıda bulundu.
Bu sonucun ortaya çıkmasına neden olan tekil faktörler üstüne yorumcular da siyasi partiler de sanırım çalışacaklar, ekonomik krizin, kibrin, hukuksuzluğun, hakimiyet uğruna mağduriyet yaratmanın, hizmet aksatmanın, tehdit dilinin ve daha pek çok faktörün oy kaybı ya da kazancında etkili olup olmadığını tartışacaklardır.
Umudum özellikle ülkeyi dört yıl daha yönetecek olan iktidar partisinin bu seçimden ders çıkartması, karşı tarafın başarısını sağlayan faktörlerden çok kendi başarısızlığına odaklanması, tartışmasını emekliler ve “tencere” ile sınırlamaması, hepsinin ötesinde de yerel ve merkezi yönetimde hizmeti aksatmaması.
Unutmayalım ki, seçimler nihayetinde ülkenin ya tamamına ya da belli bir bölgesine verilen hizmetin daha iyi yapılmasına talip olan kişi ve partiler için yapılıyor. Onlar “bizi” temsil ediyor, bizim...