Ancak kural bir kez konulduktan sonra herkese eşit uygulanması, bunun için de yargının yürütme ve yasamadan bağımsız olması fikri son bir kaç yüzyıldır genel kabul gördü. Müdahaleler olsa da ilke yargı bağımsızlıklığı, hakim teminatı, savunma hakkı, özellikle yasaların herkese ve her şart altında eşit uygulanması şeklinde gelişti.
Buna da hukukun üstünlüğü dendi. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi Türkiye’de de hukukun üstünlüğü ilkesi zaman zaman görmezden gelindi, yürürlükteki yasalar ve hatta anayasa hakim siyasi anlayış, kişi ya da partinin çıkar ve beklentileri lehine esnetildi. Haklar ihlal edildi, olmayan suçlar yaratıldı, insanlar cezalandırıldı.
Neyse ki yerel seçim yenilgisi ve muhtemelen dışarıdan gelen baskılar neticesinde iktidar son yıllarda yaşanan bazı hukuk ihlallerini gidermek, sembolleşmiş davalardan doğan mağduriyetleri azaltmak için çaba harcamaya, değişime destek amacıyla kamuoyunun nabzını tutmaya başladı. Ana muhalefet partisinin yaşadığı değişim de buna destek ve vesile oldu.