Geçtiğimiz haftanın dünya siyaseti açısından en önemli olayı Hamas lideri Haniye’nin cumhurbaşkanlığı yemin töreni için gittiği Tahran’da öldürülmesiydi. Çok ama çok büyük bir olasılıkla Mossad’ın düzenlediği operasyonla gerçekleşen cinayet, yeri, zamanı ve hedefi açısından dikkat çekiciydi.
Yine bir Mossad operasyonunu andıran helikopter “kazası” sonucunda hayatını kaybeden Cumhurbaşkanı Reisi’nin yerine seçilen ve Batı ile ilişkilerini geliştirmek isteyen, İran’ın nükleerleşme programını pazarlık unsuru olan gören Pezeşkiyan’ın göreve gelmesinden yarım gün sonra gerçekleşen bu “eylem” her şeyden önce yeni cumhurbaşkanının önündeki seçenekleri sınırladı.
Bir kez daha aşağılanan, en korunaklı bölgelerine bile sızılacağı, en çok korunan insanların dahi hedef alınacağı ispatlanan İran rejiminin elinde Nisan ayındakinden daha şiddetli tepki vermek dışında çok az alternatif kaldı. Bu yazının kaleme alındığı saatlerde bu tepkinin nasıl verileceği belli olmamakla birlikte Tahran’a yapılan uçak seferleri askıdaydı.
Benim umudum İran’ın İsrail’in kurduğu tuzağa düşmemesi, sorunu başka pek çok ülke gibi intikam yeminleri ve lanetlemeyle geçiştirip, tepkisini zamana...