Türkiye çarşamba günü dış, güvenlik ve hatta iç politikasında iki yeni sayfa açtı. Sabaha karşı Cerablus’a yönelik bir operasyon başlattı, öğleye doğru da ABD Başkan Yardımcısı Biden’ı ağırladı. İlki bu zamana kadar yürüttüğü Suriye politikasının değişimini, ikincisiyse Amerika-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesini getirdi. Her ikisi de Türkiye için çok önemli. Her ikisi de Türkiye’yi dünya siyasetinde bambaşka yerlere taşıyacak, bizi içeride de, dışarıda da rahatlatacak gelişmeler.
Bugüne kadar Suriye sorununa askeri açıdan müdahil olmamayı, kendine yönelik saldırılara misliyle karşılık vermeyi, yani caydırıcılığı seçen Türkiye, müttefikleriyle ve bölgede etkin olan diğer aktörlerle mutabakat sağlayarak Fırat Kalkanı Operasyonu’nu başlattı. Benim gibi müdahale etmekten çok müdahale tehdidinde bulunduğunu sananları yanılttı. Müthiş bir organizasyon yeteneğiyle 14 saat içinde deklare ettiği askeri ve siyasi hedeflerini gerçekleştirdi. Sadece IŞİD’e karşı değil aynı zamanda PKK’ya karşı da önemli kazanımlar elde etti.
***
Böylesi bir müdahale için Biden’ın ziyaretinden daha iyi bir zamanlama olamazdı. Her şeyden önce dünya medyası Türkiye’nin Suriye müdahalesini IŞİD mücadelesi çerçevesinde büyük ölçüde olumlayarak verdi, ABD’nin uzun süredir istediği aktif desteğin gerçekleşmesi olarak gördü. İkincisi, ABD Fırat’ın batısı konusunda Türkiye’ye verilen taahhüdünü dünya kamuoyu önünde en üst düzeyde teyit etti, PYD’ye desteğinin şartlı olduğunu vurguladı.