İklim değişikliği dünya için yeni değil. İklim daha önce de değişti, hiç olmayacak yerleri buzullar kapladı. Daha önce de sıcaklar, seller, fırtınalar yaşandı. İnsanlar eski Yunan’dan bu yana değişikliğin sebeplerini anlamaya çalıştı. İklim değişmesin, hasat bol olsun diye sorumlusu gördüğü tanrılara kurbanlar bile adadı.
Ancak iklim kendini ilk defa bu yıl bu kadar iyi anlattı. Sıcaklıklar hemen her yerde mevsim normallerinin üstünde seyretti. Nehirler kurudu, sular çekildi, kuraklık ekini ve verimi etkiledi. Bu kez değişim kendisinin hafife alınamayacağını gösterdi. Uzmanlar da sebebin güneşten ya da dünyanın eksenindeki kaymadan değil karbon salınımdan olduğunu zaten ispatladı.
Artık dünyada ve ülkesinde olan bitene karşı en kayıtsız insan dahi hayatında bir şeylerin değiştiğinin farkında. Sıcaktan bunalıyor, televizyonunda Ren ve Don nehirlerinin kuruduğunu görüyor, buzulların eriyebileceğini, Venedik, Amsterdam gibi şehirlerin sular altında kalabileceğini, Maldivler’in sonunun gelebileceğini okuyor.
Ama çoğumuz henüz iklim değişikliğini önemsemeye, siyasi ve kişisel tercih önceliklerimizden biri haline getirmeye hazır değiliz. İklim kendine siyasetin...